İkame Ne Demek İktisat? Bir Hikâye
Bugün sabah, güne Kayseri’nin sabah sisinde uyandım. Hava ne soğuktu ne de sıcaktı. O kadar kararsız ki, sanki kendi içimde de bir kararsızlık vardı. Akşamdan beri kafamda dönüp duran, zihnimi meşgul eden bir şey vardı: “İkame ne demek iktisat?” diye bir soru… Bunu defalarca düşünmüştüm, ama bir türlü doğru anlamı bulamıyordum. İktisat dersinde öğretmenimiz bu kelimeyi kullandığında, birden içimde bir şey kıpırdamıştı. O an anlamadığımı fark etmiştim, ama o kadar karışıktım ki, sormadım. Belki de soramadım.
O Anı Hatırlıyorum
Geçen hafta üniversitedeki kafeteryada arkadaşım Eda’yla oturuyorduk. Hava kararmak üzereydi, her yer biraz soğuktu, ama ben ona bakarken birden ısındım. Bazen böyle olur, ya da olur gibi hissedersiniz ya, işte öyle bir şey. Eda’nın sıcak kahvesini alıp içmesine bakarak, birden sormak istedim: “Eda, ikame ne demek iktisat?” Eda önce gözlüğünü biraz kaydırarak bana baktı. Sonra da hafif gülerek cevapladı: “Hayret, senin de iktisatla ilgilenmeye başlamışsın. Tam olarak şöyle; ikame, bir şeyin yerine başka bir şeyin kullanılmasına denir. Hani, mesela süt yoksa, yoğurt alırsın, bu bir ikame ilişkisidir.”
Ben de biraz şaşırdım, çünkü o an Eda’nın bu kadar basit bir açıklama yapması bana, hayatın karmaşasına dair çok şey anlatıyordu. Gözlerim biraz daha derinleşti. Süt yoksa yoğurt, peki ya hayatımızda neler ikame edilebiliyordu? Kafamda bir sürü düşünce dolaşırken, Eda da kendi telefonuna bakıyordu. Onun rahatlığına bakarak, içimden “Hadi, senin gibi olabilmeyi ne kadar isterdim” dedim.
Gözlerimdeki Hüzün
O gün, evde yalnız kaldım. Üzerimden bir yük kalkmamış gibiydi. Öğretmenimin ikame kelimesine verdiği önemin ne kadar büyük olduğunu o gün tam anlamıştım. Hayatımda pek çok şey eksikti. Mesela, bir zamanlar çok istediğim bir şey vardı: Bir yaz tatilini Kayseri dışında geçirmek. Ama, maddi durumum buna pek izin vermiyordu. O an, ikame kelimesi gözümde daha farklı bir anlam kazandı. Hayat, tıpkı ikame gibi… Bazen eksik olan şeylerin yerine bir başkası geçer, ama ne olursa olsun, o eksiklik hep hissedilir. Gecenin derinliğinde yalnız başıma düşündüm, “Acaba bu kadar hayal kırıklığının yerine başka bir şey koyulabilir mi?” diye.
Sonra birden fark ettim, evet, bazen hayatta o kadar çok şey kaybediyoruz ki, kaybettiklerimizin yerine başka bir şey koymak zorunda kalıyoruz. Mesela, eski bir ilişkiyi düşünüyorsun ve ne kadar kaybettiğini fark ediyorsun. O anda yeni bir ilişki, belki de eski ilişkiyi “ikame” edebilir gibi geliyor. Ama o his, kaybolan şeyin yerine konan hiçbir şeyin bir öncekine benzemediği hissiyle kırılgan.
Sonunda Bir Umut Kırıntısı
Ertesi gün, okulda tekrar ders dinlerken, ikame konusunu kafamda daha net oturtmuş oldum. Evet, ikame bazen bir gereklilik, bazen de bir çözüm. Ama ikame, hiçbir zaman tam anlamıyla yerine geçemezdi. Hani bir an, Kayseri’nin sabahına uyanıp sıcacık bir kahve içerken, bir şeylerin eksik olduğunu hissedersiniz ya… İşte öyle bir şey. Belki de hayatımızda da sürekli bir eksiklik hissiyle yaşıyoruz. Ama her eksikliği, bir şekilde yerine koymaya çalışıyoruz. Belki de ikame bu: Kaybettiğimiz şeylerin yerine koyabileceğimiz, bizi bir adım daha ileriye taşıyacak yeni bir çözüm yolu.
O an fark ettim ki, hayatta eksikliklerimizin, kayıplarımızın yerine koyduğumuz şeyler bir nevi ikame olabilir. Bu, bazen bir sevda, bazen bir dostluk, bazen de bir kahve. Ve belki de hayatta bazen eksikliklerin anlamı, onları ikame ederken bulduğumuz anlamdır. İkame, bazen sadece başka bir şeye benzer bir şeydir. Ama bir şeyin eksikliği, onu ne kadar aradığımızla ilgilidir.
İkame ve Hayat
Bugün, Kayseri sokaklarında yürürken bir kez daha düşündüm: “İkame ne demek iktisat?” Birçok anlamı olduğunu fark ettim. Hayatımızdaki ikame ilişkileri, bazen işin içinden çıkamadığımız bir bulmaca gibi, bazen de kaybettiklerimizin yerine bulduğumuz yeniliklerle dolu bir hikâye gibi. İkame, bir şeyin yerine başka bir şeyin geçmesidir. Ama belki de gerçek ikame, kaybedilenlerin yerine konan şey değil, onları kabullenmek ve yeni bir başlangıç yapmaktır.
Yavaşça yürürken aklımdan geçirdiğim bu düşüncelerle, hayatı biraz daha farklı görmeye başladım. İkameyi sadece bir iktisat terimi olarak değil, hayatta karşılaştığımız her kayıp ve değişimle ilgisi olan bir şey olarak algılamaya başladım. Belki de ikame, ne kadar kaybedersek kaybedelim, her zaman yeniden bir şeyler bulabilme umududur.