Sovan mı Soğan mı? Gerçekten Ne Yiyoruz?
Ankara’da bir sabah, pazara gitmek üzere yola çıktığımda gözüm bir anda pazarda satılan sovanlar ve soğanlar arasında kaldı. İki farklı sebze, görünüşte aynı. Ama bir türlü aklımda netleşmedi: Sovan mı soğan mı? Nasıl oluyordu da bu iki sebze birbirine bu kadar benziyordu? İçimden, ‘bunu yazmak gerek’ dedim. Hadi gelin, biraz derinlemesine inceleyelim, gerçekten “sovan” mı “soğan” mı yiyoruz?
Sovan ile Soğanın Arasındaki Fark Ne?
Çocukken annem pazara her gittiğinde, “Soğan al, eklemek için sovan da al” derdi. O zamanlar, sovanın tam olarak ne olduğunu anlamamıştım. Soğanın bir türü olduğunu düşünmüştüm, ama meğerse işler o kadar basit değilmiş.
Soğan, bildiğimiz klasik mutfak malzemesi; yemeklerin, çorbaların, salataların olmazsa olmazı. Ama “sovan” dediğimizde ise biraz daha özgün bir şey ortaya çıkıyor. Sovan, soğanın başka bir türü olarak bilinse de, aslında farklı bir bitki. Genelde, Anadolu’nun bazı köylerinde yetiştirilen sovan, tam anlamıyla soğanın ‘yabani’ hali olarak tanımlanıyor. Sovan, soğana göre biraz daha acı ve keskin olur, ama lezzetli bir alternatif arayanlar için harika bir seçenek.
Pazarda Sovan – Soğan Karşılaşması
Bazen pazarda dolaşırken, farkına varıyorum ki ne kadar çok şey yanlış biliniyor. Bir yanda büyük, yuvarlak soğanlar var, diğer yanda ise biraz daha ince ve uzun yapılı sovanlar. İnsanlar soğanın ‘sovan’ olduğuna inanıyor ve kimse de pek sorgulamıyor. Bu durum bana, toplumun günlük yaşamda ne kadar “görsel” bilgilere dayalı hareket ettiğini hatırlatıyor. Hani bazen hepimiz bir şeyi gözümüzle görüp hemen ondan emin oluruz ama detayları bilmeden hareket ederiz. İşte tam da bu gibi bir şey: pazarda da insanlar genellikle sovanı soğan sanıyor.
Soğan, Ekonominin Temel Taşlarından Biri
Ekonomiyi okudum, veriyle ilgileniyorum dedim ya, bir de ekonomik açıdan bakmak gerek. Türkiye, soğan üretiminde önemli bir oyuncu. 2023’te Türkiye’nin soğan üretimi 2 milyon tonun üzerine çıkmış. Sovan ise daha dar bir coğrafyada yetişiyor, bu nedenle ekonomideki yerini tam anlamıyla bulamıyor. Fakat, üretim artarsa ve talep çoğalırsa, belki ilerleyen yıllarda sovan, soğan kadar büyük bir pazar payına sahip olabilir.
Soğan, tarım sektöründe öyle bir yer tutuyor ki, meyve ve sebzelerin fiyatları arttığında ilk akla gelen ürünlerden biri oluyor. Tüm ülkenin mutfaklarında vazgeçilmez olan bu ürün, fiyatları bazen o kadar yükseliyor ki, halk arasında “soğan krizi” diye anılıyor. Oysa sovan, yerel pazarlarda tüketilen bir malzeme olarak kalıyor ve neredeyse hiç krize girmiyor. Peki, sovanı tanıyacak ve ona değer verecek miyiz? Belki bir gün, bu yazıyı okuduktan sonra, pazarda sovanlara daha dikkatli bakarsınız.
Çevremden Birkaç Sovan Hikayesi
Gelelim insan hikayelerine. Bir arkadaşım var, onun bir köyde yetiştiği yerden sürekli sovan getiriyor. Özellikle yaz aylarında, ekmek arasına sovan koyduğunda tadına doyum olmuyor. Kendi yaptığı reçelleriyle birleşince, sıradan bir soğanın ne kadar fakir kaldığını anlıyorsunuz. Kendisi, “Sovan insanın ruhunu dinlendiriyor,” diyor. Bu bana, sovanın ne kadar yerel ve kişisel bir deneyim olduğunu hatırlatıyor.
Bir de kendi ailemden bir örnek vereyim. Annem, bir gün bana sovan ile yapılan bir yemeği tattırırken, “Bunu da soğan sanma, bu başka bir şey!” demişti. O an fark ettim ki, aslında yediğimiz sadece soğan değil, “sovan”dı. Annemin gözünde sovan, “gerçek soğan” olarak kabul ediliyordu. Tabi o zamanlar, soğanın ve sovanın birbirine ne kadar benzer olduğuna dair hiçbir fikrim yoktu. Ama o gün, işte bu farkı öğrettiler bana.
Sonuç: Sovan mı, Soğan mı?
Sonuç olarak, her iki sebze de mutfaklarımızda farklı yerlerde bulunuyor ve gerçekten ikisi arasında ciddi farklar var. Sovan, soğanın biraz daha “gizli” hali, daha yerel ve belki de daha özgün. Soğan ise her evin mutfağında her zaman hazır olan ve yemeklerin temel yapı taşı.
Hikayeye dönersek, sovanın soğanın alternatifinden çok daha fazla öne çıkma şansı var mı? Belki, belki de değil. Ama her ne olursa olsun, bu yazıyı okuduktan sonra pazarda sovan ve soğan arasındaki farkları daha bir anlayarak bakarız. Kim bilir, belki de bir gün, “sovan krizi” diye bir şey de olur!